13 Kasım 2012 Salı

Ben Feurbach

Trabzon Devlet Tiyatrosunun hazırladığı  "Ben Feurbach" oyunu, bu sene İstanbul Cevahir Sahnesi Salon 2 de İstanbullu tiyatro severlerle buluştu.  Yazarı Tankred Dorst'un izlediğim ilk oyunu olduğundan biyografisini biraz araştırınca, insan hayatında kaybolmuş yedi yıldan bahsederken, kendisinin çok daha kısa süre bile olsa savaş esiri olarak kaybettiği günlere atıfta bulunduğunu düşündüm.  

Yazar insanın hayatında değişen durumlar, başkalarının insana bakışı, kendini kabul ettirme çaba ve duygusunu bir tiyatro oyuncusunun hayatından bize anlatmaya çalışmış. Ana karakterin isminin Feuer=Ateş, Bach=Su olması da, karşıtlıkların aynı yerde, zamanda bir arada olabileceğinin göstergesi. Oyunun karanlıkta başlaması da herkesin yeni başlangıçlarda bir parça da olsa karanlıkta olabileceğini ifade ediyor bence.

Oyunculardan Hakan Meriçliler inanılmaz etkileyici oyunuyla kendisine hayran bırakıyor. TV dizilerini izlemediğim için salonda kendisini en az tanıyanın ben olduğumu sanıyordum ama oyun bittikten sonra yapılan konuşmalara kulak misafiri olunca, TV dolayısıyla bilen kişilerin de performansını öve öve bitiremediklerini duydum. Genel ifadelerden çoğu "o dizide yazık oluyor bu adama" söylemiydi. En komiği de seyircilerin tanıdığı sanatçı sahneye çıkınca çıkardıkları yüksek sesli anlamsız nidalar oluyor. Bu durumda olanlara verebileceğim en elzem tavsiye "ses çıkartmayın da hiç olmazsa oyun hakkında bilginiz olmadan geldiğinizi belli etmeyin". Aynı durum Hakan Meriçliler içinde oldu maalesef. 

Oyunun bir enteresan tarafı da, tatlı mı tatlı, uslu mu uslu bir Golden Retriverın kısa sürede de olsa sahne almasıydı. Feurbach'ın en ateşli konuşma ve bağrışları sırasında bile gayet uslu durarak sahne çaldı diyebilirim. Bilinmesi gereken bir diğer noktada salondaki ilk sıra kurgu gereği satılmıyor. 

Devlet tiyatroları geçen senelere nazaran bu sene dram nitelikli oyunlara ağırlık vermiş görünüyor, umarım Aralık programı ile daha neşeli oyunlarda izleyebiliriz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder